Gaziantep

Varolan bir diyarı hayal etmek mümkün mü?

Bazıları için hayatı koynunda büyüten büyüleyici doğa, bazıları için yazılmakta olan tarihin baş oyuncusu olmak… Dünya pek çok harikayı barındırıyor ve her bir toprak bu harikulade hikayeleri ancak ütopik bir vizyonun kurgulayabileceği şekilde anlatıyor. Şimdi Gaziantep’e gidiyoruz: bereketli bir silüetin sarmaladığı ve çok da gizli olmayan mücevherlerini gün yüzüne çıkaracağımız, mutluluğu odağına alan epikürcü bir şehir.
Adını gür turkuaz suları ve gösterdiği kahramanlıklardan alan Gaziantep, her zaman çalışkan ve cömert ruhuyla tanınmıştır. Bu antik kent hiç mola vermiyor. Gerek manzarası, insanı, tarihi, gerek lezzetleri olsun, Gaziantep her zaman tutkuyla hareket eden bir diyar olmuştur ve tam olarak bu sebepten gıptayla karşılanmıştır. Şehrin dur durak bilmeyen özü, Selçuklu ve Osmanlı mimarisiyle dolup taşıyor. Tarihin koridorları arasında yürürken şaşkınlığı içinizde tutmanız mümkün olmayacak.
Gaziantep'i daha iyi anlamak için en iyi rotalar ve insan yapımı üretimlerle başlamalı ve ardından kendinizi ilham verici kocaman bir ağın içine bırakmalısınız. Şimdi Zeugma Mozaik Müzesi'nden başlayarak kendimizi mozaiklerin sergilendiği nefes kesici bir manzaranın içinde buluyoruz. Yaklaşık 2000 yıllık bir geçmişe sahip olan Zeugma Antik Kenti’ndeki bu mozaikler, tasarım açısından o kadar benzersiz ki, çekimine kapılmamak güçleşiyor. Müzede, inanılmaz onlarca parça arasında Doğurganlık Tanrıçası Demeter, Oceanos - Tethys, Perseus - Andromeda, Herakles, Dionysos, Mars Heykeli ve tabii ki dünyaca ünlü Çingene Kızı gibi pek çok önemli eser bulacaksınız. Dünyanın en büyük mozaik müzelerinden birinin parçası olan bu koleksiyon, mutlaka keşfedilmeli.
Rotamızı takip ederek, su mimarisi olarak kabul edilen eşsiz yapılardan birine varıyoruz: Pisirici Mescidi ve Kasteli. Türk Mimarisi içerisinde sadece Gaziantep'te bulunan Kasteller şimdilerde merdivenlerle ulaşılan yer altı yapılarıdır. Selçuklu mimarisi özellikleri taşıyan ve 1282 yılı civarında inşa edildiği düşünülen Pisirici Mescidi ve Kasteli, havuz ve hamamların yer aldığı, tavanı oyma taştan bir yapı harikasıdır. Mescidin tam ortasında yüzyıllardır kaynayan berrak su ile buluştuğunuzda gözlerinizi ayırmanız mümkün olmayacak. Tüm iştah açıcı restoranlara yürüme mesafesinde olan kastel, lezzetli yiyecek ve içeceklere yönelmeden önce ziyaret edebileceğiniz en büyüleyici durak olacak.
Tütün tüccarı Bayaz Ahmet Efendi tarafından 1909 yılında yaptırılan Bayaz Han, büyük bir avlu ve onu çevreleyen üç katlı bir handan oluşuyor. Pek çok el değiştirdikten sonra, bugünlerde her parçası şehrin mükemmel hikayesini yansıtan gerçek bir şehir müzesi halini aldı. Gaziantep'in sunduğu kültürel zenginliklerle dolu hanı gezdikten sonra bir kadeh şarap eşliğinde hanın avlusuna iniyor, cephede dans eden ışıklara bakarak ezgilerin tadını çıkarıyorsunuz.
Osmanlı döneminin en eski kahvehanelerinden biri olan Tahmis Kahvesi, özgün mimarisi içerisinde mümkün olan en iyi kahve seçeneklerini ziyaretçilerine sunuyor. 1635'ten beri ünü artarak katlanan kahve, kahvelerine sadece daha fazla değer katmış ve her gün yerli ve yabancıları ağırlamaya devam etmektedir. Gaziantep'in tüm tarihini sardıktan sonra burada bir sükunet durumuna ulaşacaksınız. Bir klasikle gidip ferahlatıcı bir Türk Kahvesi yudumlayabilir ya da menengiç Kahvesi, Osmanlı Kahvesi, Dibek Kahvesi veya bir sebeple efsanevi olan sakızlı Türk Kahvesini deneyebilirsiniz.