SAF, PARLAK ve RENGARENK
Karşınızda: Kutnu
Yolculuğumuza, geleneğin üretime sızmayı başardığı Güneydoğu Anadolu topraklarından başlıyoruz. Zengin ve asil bir tarihle hayat bulan Kutnu, göz göze geldiği her gönlü fethediyor. Peki Kutnu'yu bu kadar özel yapan nedir? Sadece Gaziantep'te dokunması, becerikli ve usta ellerin işçiliğiyle ortaya çıkması, dokusuna taşıdığı yüzlerce renk ve motif... ve liste uzayıp gidiyor.
Kutnu, adını Arapça pamuk anlamına gelen “kut’n” kelimesinden alıyor. Kelimenin kökeni, bize Kutnu’nun doğal, nefes aldıran rahatlığı yanı sıra ne kadar çeşitli olabileceğine dair ipuçlarını veriyor. Yapımında kullanılan iplikler sayesinde, sıcak günlerde omuzlarınızda bir gökkuşağı taşıyormuşçasına dolaşmanıza olanak veriyor. Kutnu'nun ilk üretimi 16. yüzyıla kadar uzanıyor ve o günlerde sultanların kaftanları için kullanıldığından sıkça “Saray Kumaşı” olarak anılıyordu. Kutnu’nun sarayda başlayan bu yolculuğu, toplumun zengin kesimine ve ardından kalitesi ve estetiğine ilgi duyan herkese erişiyor.
El yapımı üretimler, Gaziantep’te yeni nesillere aktarıldıkça gelişiyor; zanaat, yeni teknolojiler ve parlak zihinlerle zenginleşiyor. Ahşap tezgahlarda üretilen Kutnu, günümüzde genel olarak gelişmiş armürlü ve jakarlı tezgahlarda dokunulsa da, yöntem aynı kalmış. Kutnu ipeği, türü ve tasarımına göre "sultan", "kerasi", "sarı kase" ve "mor sümbül" özel isimler alıyor. Doğal ipek ve pamuk karışımı, yüzlerce motif oluşturulmasına imkan veriyor. İpek ve iplikler bobinlere taşınıyor, ardından boyanıyor. Dayanıklılık ve parlaklıklarına göre düzenlendikten sonra dokuma taslakları oluşturuluyor; tasarım belirlendikten sonra ipler dikkatli bir şekilde ütüleniyor.
Nazik bir süreçten geçen Kutnu, zarafetle sonuçlanıyor. Şimdi, bu eşsiz kumaşın arkasında yer alan cömert ruhlarla kalpleri birleştiriyor, yolunu inşa ettikleri o büyüleyici yere beraber gidiyoruz.